“Irmak boyları safi kuş, toplanmış dizilmişler sazlıklara, yas içindeler… Serçeler, bülbüller, kumrular; mavi göğüslü al başlısı, sarısı, ak kanatlısı, tüm kuşlar gönülden yaralı, ağız ağıza vermişler, dilleri figan içinde… Ağıtları sıcak göğü kaplamış, kavuran yeller kırmızı esiyor portakal çiçeğine, yağmur bulutları kırmızı dolanıyor dağlara, kozasında ak pamuk kan içinde… Nakışlı kelebekler de artık seğirtmiyor, ne sebillerden güvercinler su içip çimiyor, ne de kemik taraklarla burma örgülü saçlar taranıyor; ölü ananın sütü kesilmiş, Kerem’in yavru ağzı yangın içinde…”